25 Haziran 2009 Perşembe
ISLAK KALDIRIMLAR
Koray Banguoglu |
Islak kaldırımlara düşüyor |
15 Haziran 2009 Pazartesi
SAZ YİNE AYNI SAZ...SADECE TEL DEĞİŞTİ...
"BENİM RAPORUM" |
Koray Banguoglu |
Keşan Ticaret ve Sanayi Odası'nın son derece özenle hazırlayıp ücretsiz olarak sunduğu bir yayın organı var"Ekonomik RAPOR"... |
9 Haziran 2009 Salı
Asya'da maymun yakalamak icin kullanilan bir cesit tuzak vardir.
Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır.
Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur.
- Belki bir kez giydikten sonra çok uzun süre dolabımızın bir köşesinde unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak,
- Okumadığımız kitaplara sahip olmak,
- Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en güçlü arabaya sahip olmak,
- Bize günde 3-5 kez zamanı, başkalarına ise sürekli zenginliğimizi gösteren kol saatlerine sahip olmak,
- Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak -tabiri caizse- yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık, bir tatil evine sahip olmak,
- Faizi, getirisi ziyana uğramasın diye kıyıp harcanamasa bile bol sıfırlı bir banka defterine sahip olmak,
- Dünyalarına ve güzelliklerine katılamadığımız, asla yeterli vakit ayıramadığımız, ama başarılı ve diğerlerininkinden daha güzel çocuklara sahip olmak,
- Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile, bir futbol takımı taraftarlığına sahip olmak,
- Sağlığımıza, düzenimize, beynimize korkunç zararlar verse bile, envai çeşit içkilerin bulunduğu gösterişli, dekoratif bir mini bara sahip olmak,
- Oturmadığımız koltuk takımları,
- İzlemediğimiz dev ekran televizyonlar,
- Kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha neler nelere sahip olmak... Ya da sahip olduğumuzu sanmak...
O maymun gibi bunları avucumuzda tuttuğumuz müddetçe (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz? Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vaz geçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi kullanabilir hale gelmeyecek miyiz?Çalışan milyonların kendilerine sormadıkları veya sormaya cesaret edemedikleri büyük soru şudur:
Zamanımızın hemen hepsini, bedenimizin önemli bir kısmını, duygularımızın ve düşüncelerimizin neredeyse yarısını elden çıkartarak kazandığımız tam olarak nedir?