31 Ağustos 2009 Pazartesi

30 Ağustos 2009 Pazar

27 Ağustos 2009 Perşembe

.









































BATMAK İSTEMİYOR GÜNEŞ

Rüyamda gördüm seni
Tüm makineleri susmuş
Yepyeni bir gemi
Yol almış...
Beyaz ipek yelkeni pupa...

Şarap rengi gözlerini
yudumluyorum
İyot kokusu mezem
Hafifte nemli

Müziğiyle dans ediyoruz
Dalgaların
Ellerin ellerimde...

Gülmekten kırışmış yine
Kenarları gözlerinin
Yosun küfü gözlerimde
Yol alıyor yavaş yavaş...
Seyrediyor bizi ufuklardan
Batmak istemiyor güneş...

BELEDİYELER NE İÇİNDİR..?


Vandalizm’in Sonu Var mı?
Hatice Özbay GAZETECİ-YAZAR üyelerine

Hatice Özbay 27 Ağustos, 20:17 Yanıtla
Garip boğucu hatta sıkıcı bir Pazar sabahıydı.
Haberlere göz gezdirdim. Her günkülerden farklı bir şeyler arar gibi.
Yoktu...
Aniden “Yeni” başlığı altında, Okul yıkım haberi internet gazetesine girdi.
Haberi ilk gördüğümde gözlerim beni yanıltıyor sandım.
Başka bir internet sitesine, sonra bir başkasına baktım. Haber doğruydu.
Kimisi “Flaş flaş” kimisi “Son dakika” kimisi de “Yeni” diyerek aynı haberi veriyorlardı.
Yüz elli Jandarma eri, beş yüz belediye zabıtası Pazar sabahı, saat altı da sanki savaş boyalarını boyanmış, ellerinde savaş aletleriyle cenke gidiyor gibi hazırlanıp okul yıkmaya gitmişler.


http://www.femibee.com/yazar/vandalizm’in-sonu-var-mi

DEĞERLİ YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. DOSTLUKLA.

Salih Sefer 27 Ağustos, 20:23 Yanıtla
hatice hanım bir cemaate ait olsaydı yıkarlarmıydı duydunmu bir cematin yapısının yıkıldığını zaten amaçları ne belli değilmi.paylaştığın için teşekrler

25 Ağustos 2009 Salı

.

“Trakya Eyalet Parlamentosu” hazır!

"Trakya Eyaleti Valisi" Zübeyir Kemelek

“AB himayesinde Trakya eyaleti” planında bir eşik daha atlandı. AKP hükümeti sessiz sedasız bir kararname çıkararak Trakya'ya özel bayrak, bölgesel hükümet ve parlamentonun yolunu açtı.
Avrupa Birliği ile çeşitli “sınır ötesi işbirliği” projelerine sokulmuş Trakya 'da bir de “eyalet hükümeti” ve “eyalet parlamentosu” anlamına gelen Bölge Kalkınma Ajansı kuruldu. Emperyalizmin “AB himayesinde Trakya eyaleti” hedefinde önemli bir aşamaya işaret eden Ajans, sessiz sedasız yayımlanan bir kararnameyle hayata geçiyor.
AKP hükümetinin Trakya Bölge Kalkınma Ajansı kararnamesi Resmi Gazete 'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bakanlar Kurulu'nun 14.7.2009 tarih ve 2009/15236 no'lu “Bazı Düzey 2 Bölgelerinde Kalkınma Ajansları Kurulması” hakkındaki kararı, Cumhurbaşkanı Gül'ün onayı ardından Resmi Gazete'nin 25.07.2009 tarihli 27299. sayısında yayımlandı. soL Haber Portalı'nın uzunca süredir izlediği “Trakya'nın eyaletleştirilmesi” süreci, bu kararnameyle birlikte resmiyet kazanmış oldu.
‘Başkent’ Tekirdağ; ‘Genel Vali’ Zübeyir Kemelek
Toplam 16 ayrı Bölge Kalkınma Ajansı (BKA) kuran kararnamenin ilk sırasında TR21 koduyla Trakya yer alıyor. Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ'ı kapsayacak ajansın merkezi Tekirdağ olacak. Trakya BKA Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı ilk bir yıl için, bir ay kadar önce atanan yeni Tekirdağ Valisi Zübeyir Kemelek yürütecek. İlgili kararnameyle “yerel parlamento” işlevi görecek Kalkınma Kurulu'nun 100 üyesi de belirlendi. Ajansın kuruluş başvurusunu eski Tekirdağ Valisi Aydın Nezih Doğan yapmış ve bu girişimi dönemin Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ile birlikte açıklamıştı.
Emperyalist tekellere doğrudan hizmet
“Eyaletleştirme provası” olarak nitelenen Ajans, uluslararası tekellerin yatırım problemlerini "kısa yoldan" çözmeyi amaç edinecek. Trakya BKA, AB-ABD -Soros fonları, uluslararası şirketler dahil tüm yabancı kurumlardan "yardım" alabilecek. Yalnızca Devlet Planlama Teşkilatı'na karşı sorumlu olacak Trakya BKA, Kamu İhale Yasası ve Sayıştay denetiminden de "muaf" olacak. Kamu kaynakları da kullanan bir kurum olmasına rağmen, birer şirket gibi özel hukuk içerisinde yer alacak.
Trakya Eyaleti'nin “bayrağı” olacak
Trakya BKA'nın eyaletleşme adımı olduğunu belgeleyen bir diğer dikkat çekici nokta da “bayrak”. 5449 sayılı BKA yasasına dayanılarak çıkarılan yönetmeliğin (Resmi Gazete, 25.07.2006, 26239) 28.maddesine göre, kuruluş kararnamesini takip eden iki ay içinde Trakya BKA özel bir amblem belirleyecek. Belirlenecek amblem beze bastırılıp bir tür bayrak olarak kullanılabilecek.
Trakya Eyaleti'nin “hükümeti” de var, “parlamentosu” da
Trakya BKA'nın “karar organı” niteliğiyle “yerel hükümeti” çağrıştıran Yönetim Kurulu her üç ilin valileri, il belediye başkanları, il genel meclisi başkanları ve ticaret-sanayi odası başkanlarından oluşacak. Kuruluşu izleyen ilk yıl Tekirdağ Valisi Zübeyir Kemelek, ilerleyen yıllarda da sırasıyla Edirne Valisi Mustafa Büyük ve Kırklareli Valisi Cengiz Aydoğdu birer yıl dönüşümlü olarak Yönetim Kurulu Başkanı olacaklar.
Trakya BKA'nın “danışma ve yönlendirme organı” işlevine sahip Kalkınma Kurulu'nun üyeleri de AKP hükümetinin kararnamesinde sıralanmış. Fiili “eyalet parlamentosu” özeliğindeki Kalkınma Kurulu'na resmi-özel-sivil kategorilerinde kurum ve kuruluş temsilcileri katılacak. Kararnamenin 2.3 maddesi, Kalkınma Kurul üyelerinin “il valilerinin görüşleri doğrultusunda” belirlendiğini ifade ediyor. Kurum ve kuruluşların üyelik kriterleri ise şöyle sayılmış: “İl içerisindeki etki ve etkinlikleri, misyonları ve ili temsil yetenekleri, ilin ve bölgenin kalkınmasına sağlayabilecekleri muhtemel katkılar ve sahip oldukları üye sayıları gibi hususlar...”
AKP ve Fethullah'ın tabela dernekleri “parlamento”da
Fakat, Trakya BKA Kalkınma Kurulu üyeleri incelendiğinde gerçek kriterin “AKP'ye yakınlık” ve “Fethullahçılık” olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin, Edirne'den seçilen Balkan İş Dünyası Dayanışma Derneği'nin Fethullah Gülen 'e yakın TUSKON'un bir bileşeni olduğu ve sadece 7 üyeye sahip olduğu belirtiliyor. Fethullahçı olarak nitelenen bir başka kurul üyesi dernek ise TUSKON'a dahil Tekirdağ Aktif Sanayici ve İşadamları Derneği.
AKP'nin “tabela dernekleri” olarak ifade edilen Tekirdağ Basın Mensupları Derneği ve Muratlı Öncü Kadın Kültür Çevre İşletme Kooperatifi de yine Kalkınma Kurulu'na asıl üye kaydedilmiş. AKP Kırklareli İl Başkanı Yurdaer Ulus'un başkanlığındaki “atıl” Kırklareli İlini Kalkındırma ve Geliştirme Derneği'nin kurul üyesi yapılması dikkat çeken bir başka durum.
“Salt çoğunluk” AKP bürokratları ve sermayenin
“Eyalet Parlamentosu” Kurul'un genel üye bileşimi Trakya BKA'nın gerçek işlevini gözler önüne seriyor. Toplam 100 üyeli Kalkınma Kurulu'nda 21 temsilci AKP hükümetinin atadığı kaymakam ve il müdürü gibi bürokratlardan oluşuyor. Bileşimdeki asıl ağırlık ise sermayeye ait. İşadamı dernekleri, sanayi-ticaret odaları gibi kuruluşların toplam üye sayısı 32. Sermaye ile AKP memurlarının ittifakı Kurul'da salt çoğunluğu geçiyor.
Trakya'da ağırlıklı nüfusa sahip köylülerin, gerçekte büyük çiftçilerin örgütlenmeleri olarak bilinen ziraat odaları ve tarımsal kooperatifler aracılığıyla elde edebildiği temsilci sayısı sadece 18. Kalkınma Kurulu'na çağırılan ve birleşim içinde halkın doğrudan seçtiği tek kurum olma özelliği taşıyan yerel yönetimlerin tüm ağırlığı da yalnızca 15 üye. Esnaf kooperatiflerine ayrılan 5 üyelik fazlaca önemsiz bulunurken, Trakya'da bulunan 3 üniversiteden 4 üye çağırılması “eyalet parlamentosu”nun bilime verdiği önemi gösteriyor.
“Sivil toplum” kategorisindeki 5 üyenin ağırlıkla AKP-Fethullah'ın uyduruk derneklerine tahsis edildiği yukarıda belirtilmişti. Kalkınma Kurulu'nda tek bir sendika , meslek odası veya gerçek anlamda kitle örgütüne yer verilmemiş olması da gözlerden kaçmıyor.
Yıldız Dağları Projesi ve TRAKAB, Ajans'a devredilecek
5449 sayılı BKA yasasının geçici 3.maddesine göre Avrupa Birliği ile birlikte yürütülmekte olan tüm projeler Trakya'da kurulan BKA'ya geçecek. Bu kapsamda, Kırklareli Yıldız Dağları'nda devam eden ABD-AB projelerinin tüm iş ve işlemleri ile bunlara ilişkin tüm hak ve yükümlülüklerin bir ay içerisinde Ajans'a devredilmesi gerekiyor. Yıldız Dağları projelerinin Ajans sorumluluğuna geçmesiyle “Bulgaristan ile birleşik Stranca” projesi daha da hızlanabilecek.
Yasayla bölgeye ilişkin plan ve program yapma ve yaptırtma yetkisine sahip olacak Trakya BKA'nın, Trakya Kalkınma Birliği 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı'nda da tek yetkili kılınacağı bildiriliyor.

22 Ağustos 2009 Cumartesi


TIKLAYINIZ

.

"DÜNYA..."


Üzerinde yaşadığımız yer yuvarlağı. Güneş sisteminin gezegenlerdendir. Güneşten uzaklık bakımından üçüncü (Güneşten ortalama uzaklığı 149.481.000 km.), bu sistemdeki büyüklüğü bakımından beşinci (yüzölçümü 509.200.000 kilometrekare) dir. Dünyanın ağırlığı 5.977 trilyon ton, hacmi 1.082.841.310.000 kilometreküp, ekvatordaki çemberi 40.076. 423 metre, ekvatordaki çapı 12.726 kilometredir. Dünyada yaşayan insanların sayısı 2.995.000.000 dur.

Dünyanın oluşu : Dünyanın oluşu hakkında birçok teoriler vardır. Bunların en önemlilerinden! biri olan KantLaplace teorisine göre, Dünyanın güneşten kopmuş, yuvarlak ve kızgın ateş; halinde bulunan bir parça olduğu sanılmaktadır. İlkin dünyanın, güneş ve öbür gezegenlerle birlikte bir kütle halinde bulunan bir parça olduğu sanılmaktadır.İlkin dünya, güneş ve öbür gezegenlerle birlikte bir bütün kütle halinde bulunuyordu. Merkezi parlak olan bu kütlenin çevresi gaz ve buhar moleküllerinden yapılmıştı. Bu büyük kütle, çok soğuk olan uzayda dönerken, sahip olduğu ısının bir kısmını çevresine dağıtarak soğumağa başlıyordu.

Bu soğumanın etkisi ile, bu kütlenin bazı cisimleri yoğunlaşmağa başlamış, gaz tabakası da, merkez kısmına yaklaşmış ve hacmi küçülmüştür. Böylece merkezin etrafında bir halka meydana gelmiş, yoğunlaşma sebebiyle kütlenin dönme hareketinin hızı artmıştır. Dönme hızı artan bu kütlenin dış yüzeyinin bütün kısımları aynı zamanda soğuyup yoğunlaşmamış, bazı kısımları gaz kitleler halinde konarak çok uzaklara gitmiştir Bu gaz kütleler, esas kütlenin çekim kuvvetinden kurtulamadıkları için bunun çevresinde dönmeğe başlamışlardır. Halkalar koptukça bu kütle (yani güneşin) nin hacmi küçülmesine başlamışlardır. Halkalar koptukça bu azalmıştır. Hızın azalması ile sonradan kopan halkalar, öncekiler kadar büyük olmadıkları gibi, çok uzaklara da gidememişlerdir.

İlk kopan ve kütlenin çevresinde yer alan parça Plüton olmuş, sırasıyla Neptün, Uranüs, Satürn, Jüpiter, Merih (Mars), Dünya, Venüs, Merkür, birbirini takip etmişler. Böylece dünya, gezici yıldızlar arasında, güneş kütlesinden kopup ayrılan yedinci dereceden bir gezegen olmuştur.

Zamanla ,soğuma sonucu her gezegende çeşitli cisimlerin bir noktada toplanmalarıyla bir çekirdek meydana gelmiş ,bu çekirdek, çevredeki gaz halkanın yoğunlaşmasıyla büyümüş, böylece, gezegenler bazı noktalarda, yoğunluk sıralarına göre, güneş çevresinde dizilerek, aynı yön ve dönme hızı ile hem eksenleri etrafında, hem de bir elips olan yörüngeleri üzerinde dolanmaya başlamışlardır. Sonradan, bu gezegenler de, aynı mekanik olayların, etkisiyle bir ya da birçok uydular (peyk) meydana getirmişlerdir.

Dünya, güneşten ayrıldıktan sonra, yoğunlaşma dolayısıyla kaybettiği ısı ile yavaş yavaş soğumağa başlamış, çevresindeki gazlar sıvılaşmış, üstünde de gayet ince bir kabuk meydana gelmiştir. Bu kabuk, atmosfer tabakasıyla merkezdeki ateş tabakasını birbirinden ayırmıştır.

Bu kabuk, dünya çevresinin her tarafında aynı zamanda soğuyup katılaşmadığı için önce büyük levhalar halinde katılaşan tek parçalar, ateş tabakasının yüzeyinde yüzmeğe başlamışlardır. Zamanla bu yüzden parçalar yan yana gelerek düzensiz bir mozaik meydana getirmişlerdir. Bunlar arasında çeşitli büyük kütlelerden yapılmış ve ağırlıkları fazla olan parçalar, yüzeyleri düz ve üzerinde deniz bulunduğu için ağırlıkları az olanlara nispetle ateş tabakasına daha çok gömülmüşlerdir. Bu sonuca göre, yerkabuğunun kalınlığı her tarafta aynı olmamış, kalınlık, denizlerin altında daha az, karalarda daha çok olmuştur.

Dünyanın soğuması devam ettikçe, kabuğun kalınlaşması fazlalaşmış, ateş halinde olan merkez çekirdeğinin (Barisfer) hacmi küçüldüğünden, kabuğun üzerinde kıvrımlar meydana gelmiş, öbür taraftan çekirdeğin üzerindeki ateş tabakası, içerden kabuğa yaptığı basınç sebebiyle, kabukta meydana getirdiği bazı çatlaklardan dışarı fırlamış, yüzeye çıkarak katılaşmıştır. Aynı zamanda dünyayı saran atmosfer tabakası, kabuktan, yeter derecede ısı almadığından yoğunlaşmağa başlamış, bileşiminde bulunan oksijen ve hidrojen birleşerek, sıcak yağmurlar halinde yeryüzüne yağmağa başlamıştır. Kabuk üzerine düşen sıcak sular, rastladıkları eriyebilen maddeleri (clor, sodyum, baryum gibi) beraberinde sürükleyerek çukurları doldurmuş ve denizleri meydana getirmiştir.

Ateş tabakası (pirosfer) ısısını kaybettikçe, karalar yükselmiş, denizler derinleşmiş; çukurlarda sular soğumağa başlayınca hayatın ilk belirtileri görülmüştür. Bu bileşimdeki ağır maddelerin oranı derinlere inildikçe artar. Mesela 2.000 kilometre derinlikten bir örnek alıp da çözümleyebilsek demirin oranının çok arttığını görürüz. yer kabuğundaki ağır ve hafif kayaların durumu da, yeryüzünün şekillenmesine, dağlar ve denizlerin meydana gelmesine yol açmıştır.

Dünyanın genel yapılışı : Dünya, İç İçe geçmiş merkezleri bir, küre şeklinde beş esas tabakadan yapılmıştır.

Atmosfer tabakası, kalınlığı 160 Milimetreye kadar varan gaz bir küredir Hidrosfer tabakası, aynı zamanda su küresi adı ile de bilinir. Yer yüzümün dörtte üçünü meydana getirir. Fiziksel ve kimyasal etkinlikleriyle yerkabuğunun değişmesinde, önemli rol oynar. İçinde canlılar yaşar.

Litosfer tabakası, taş küreadını da alır. Kalınlığı ortalama olarak 60 km., yoğunluğu 2,5r3 tür. Pirosfer tabakası, ateş tabakasıdır, Magma adı ile de bilinir. 1,200 km., kalınlığında 475 yoğunluğundadır. Yanardağ lavları buradan çıkar

Barisfer tabakası, ağır küre adını alır. Dünyanın çekirdeğini meydana getirir. Yoğunluğu II dir. Demir, nikel gibi ağır maddelerden yapılmıştır. Pirosferin sıcaklığı ve üstündeki tabakaların basınçları ile, bir teoriye göre, katı haldedir.

Şekli : Dünya, küreye yakın biçimdedir. Ancak, ekvatordaki çapı 12.756.77S metre olmasına karşılık, kutuplar arasındaki çapı 21.713.834 metredir. Böylece, küre görünüşünde olan dünya, kutuplarda basıklık gösterir. Dünyanın, küreye yakın biçiminde olduğu XV. yüzyıldan sonra anlaşılmağa başlamıştır. Bu yüzyılda Avrupalı gemicilerin uzun gezilere çıkmaları ile dünyanın yuvarlak olduğu kanısına varılmış, sonradan yapılan bilimsel araştırmalarla, dünyanın küreye yakın biçimde bulunduğu anlaşılmıştır.

Hareketleri : Sürekli olarak hareket eden dünyanın iki çeşit hareketi vardır. Bu hareketlerden birisi kendi ekseni etrafında olur ve batıdan doğuya doğrudur. Bu dönmesini 24 saatte tamamlar. Dünyanın kendi ekseni etrafındaki bu dönmesi ile birlikte olan ikinci hareketi ,güneş etrafındadır. Güneş etrafında dünya, elips şeklinde çok geniş bir yörünge üzerindeki hareketini de 365 1/4 günde, yani bir yılda tamamlar. Dünyanın kendi ekseni etrafındaki ve güneş etrafındaki bu iki hareketi, iki önemli olaya sebep verir. Kendi ekseni etrafında dönmesi ile gece ve gündüz, güneşin etrafında dönmesi ile mevsimler meydana gelir. Dünyanın yüzeyi : Dünyanın yüzölçümü 509.200.000 kilometrekaredir. Bunun % 70 denizler 360.600.000 kilometrekare, % 39,u karalar ,148.600.000 kilometrekare dir. Kuzey kutup çevresinde karalarla çevrilmiş bir deniz, Güney Kutup çevresinde denizlerle kuşatılmış bir kara parçası vardır. Bütün karaların 2/3 ü Kuzey Yarımküresindedir. Dünyada, Ekvator dairesi ve kutup noktaları göz önüne alınmaksızın,

karaların en çok bulunduğu bölüme Karalar Yarımküresi, denizlerin en çok bulunduğu bölüme Denizler Yarımküresi denir.

Kuzey ve Güney kutup noktalarından aynı uzaklıkta bulunan ve dünyayı iki eşit parçaya bölen daireye Ekvatoradı verilir. Dünyanın Ekvatorun kuzeyinde kalan bölümüne Kuzey Yarım küre, güneyinde kalan bölümüne Güney Yarımküre denir.

Karalar, yer yer büyük kütleler meydana getirmiştir ve büyük kara parçalan, kıta adı ile anılır. En büyük kıta Asyadır. Avrupa, Asyanın bir yarım adası halindedir. Afrika kıtası Asya dan ve Avrupadan Akdeniz, Kızıldeniz ve Cebelitarık boğazı ile ayrılır. Bu üç kıta, Akdeniz milletlerince, eski çağlardan beri bilindiği için Eski Dünya diye anılırlar.

Büyük Okyanustaki adalar Avustralya ve büyük denizlerle eski dünyadan ayrılmış olan Amerikalar, Yeni Dünya kıtaları olarak bilinir. Güney Kutuptaki kara parçasına da Antarktika adı verilir.

Denizler Dünyanın büyük çukurluklarını dolduran ve birbirleriyle bağlantıları olan tuzlu su topluluklarıdır. Bütün denizlerin yüzeyi aynı seviyededir. Yeryüzünde Okyanus adı verilen üç büyük deniz vardır. Bunlar, Büyük Okyanus, Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusudur.

14 Ağustos 2009 Cuma

13 Ağustos 2009 Perşembe